Kod

Bloglar
mobilya kulübü
Bloglar
mobilya kulübü
Bloglar
mobilya kulübü
Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe

6 Mart 2018 Salı

Feryad eder Ateş,Sözlerime




     Hep olduğu gibi; sıkıntı yine dayanmıştı bana. Of! Allah'ım of.. bilirim, sen hiçbir kuluna taşıyamayacağı yükü vermezsin. Vermezsin de...

     Normal, yüz yüze bir tanışma olmamıştı bizimkisi. Sosyal medyadan eşleşip tanımıştık birbirimizi. Bir akşam vakti durakta oturmuş otobüsün gelmesini bekliyorum. Mis gibi yağmur yağıyor. Şimdi bir sigara çıkarıp içsem kesin hemen gelir bineceğim otobüs; yaktım. Dayanamadım, yaktım sigaramı. Otobüste gelmedi zaten. Telefonu elime alıp, o daha sonra üzüleceğim mesajı attım:
''Müsaitsen eğer, görüşelim. Sahlep ısmarlarım sana, bu soğuk havada iyi gider. Ya da sen ne istersen işte...''
''Tamam, olur.''

     Keşke olmasaydı. Keşke tamam demeseydin.. Hasılı, otobüs geldi, bindim otobüse gidiyorum. Otobüsten indiğimde gelmemişti daha. Bir sigara daha çıkarıp içtim. Sonra bir tane daha..

     Geldi...

     Ben sahlep içmiştim o da sıcak çikolata. Daha sonra ben Türk kahvesi istedim o da latte. Birbirimizi tanımak için klasik soru cümleleri ve açıklamalarda bulunduk. Ben içimden ise, bu kız beni aşar, diyordum. Çünkü öyleydi. Hatta bir daha ne görüşürüz ne de konuşuruz, diyordum kendi kendime. Çünkü ben karanlığım. Kendi dibime kendi isteğimle de olmasa, orada yaşıyorum. Negatifim. Karşımdaki kişi ise hey yavrum hey...
''Pardon, on beş dakika sonra kapatacağız da, haberiniz olsun.''
Saat gece 01.00 olmuş hatta geçiyor. Ne ara bu kadar hızlı geçti ki zaman ? Oysa ben muhabbetin çokta hızlı ve akıcı olduğunu düşünmüyordum..
''Kalkalım o zaman ? '' dedim.
''Olur.'' dedi.
O yurda gider ben de evime doğru yol alırım düşüncesiyle çıktık oturduğumuz yerden.

     ''Şimdi ne yapacağız peki ?''

     Neden ? Neden bunu sordun ki ? Ben evime giderim sen de yurduna gidersin diye düşünüyordum ben, nereden çıktı şimdi bu soru ? Hay Allah!
''Bilmem. Ne yapalım ?''
Kendi elimle kuyumu kazmıştım maalesef...
Bir süre sessiz kaldık ikimizde. Sonra da vurdu gol oldu cümlesi:
''İstersen içkilerimizi alalım ve sana gidelim. Hem içeriz hemde sohbet etmiş oluruz, ne dersin?''
''Canım içki içmek istemiyor ama...''
''O zaman kahve içeriz biz de ?''
Canım gerçekten içki içmek istemiyordu. Hoş, kahve içmekte istemiyordum ya.. içmemiştim de zaten. Hatta içmedik...

     Sabahları ileri derecede bir baş ağrısı ile uyanmak gerçekten de çekilecek dert değil.. yavaşca yataktan kalkıp sigaramı aldım. Balkonun kapısını açıp içeriyi havalandırdım. İçerisi kötü kokuyordu. Seviştikten sonra arda kalan malzemeler gözüme o kadar iğrenç geliyordu ki... Derin bir nefes çektim sigaramdan; gökyüzüne bakıp, bulutların bana eşlik etmesine karşılık.

''Günaydın.'' dedi bir ses. Allah'ım! uzun zamandır biri bana günaydın dememişti.. hele ki sabahın ilk saatlerinde..

''Gece harikaydı! Sekiz buçuk saat seviştik, bu gerçekten harikaydı. Ama en güzeli birlikte uyumamızdı. Boynuma ne de güzel gömülüp uyudun öyle...''

...

''Ben de sigara istiyorum.''

...

Kalkıp sigara aldı ve yanıma geldi. İçimden, ne olur konuşmasın, soru sormasın, diyordum. Yaşandı ve bitti. Evet, bu kadar işte. Yaşandı ve bitti. Ne bekliyordu ki ? Ona aşık olmamı mı ? Ya da artık sevgili olduğumuzu mu ?

''İyi misin ? '' dedi, ''İyiyim!'' dedim.

Aslında hiç iyi değilim, değildim. Yaptığımız şey belki doğru belki yanlış; pişmanlık filanda değil derdim. Pişman olacağım bir durum söz konusu değil çünkü. Kendi kendimi yiyorum işte. Çünkü biliyorum, lanet olsun ki daha sonra neler olacaklarını biliyorum.

Birlikte olmaya başladık. Hemen hemen her gece saatlerce sevişiyor ve sonunda da birlikte uyuyorduk. Bazen sabah birlikte kahvaltı yapıyorduk. Akşamları birlikte geziyorduk. Sürekli mesajlaşıyorduk. Telefonda konuşuyorduk. Gülüyorduk, sohbet ediyorduk vs vs... ama patlak verdi bir kere. Sonra bir kere daha. Sonra bir kere daha. Sonra bir kere daha ve en son bir kere daha... Suçlu bendim tabii. Hep olduğu gibi, her zaman olduğu gibi. Kendimi açıklayamadım, ifade edemedim sana. Anlatamadım kendimi, dertlerimi, yaşadıklarımı ve yaşantılarımı... sana göre iyiyim ben; mutluyum, geziyorum, içiyorum, çevrem var vs vs... ama hiçbir zaman içimde ki, o içimde ki asıl olan 'beni' bilmedin, bilemedin. Ben de anlatmadım. Belki de anlatamadım. Aslında seviştikten sonra sobanın karşısında dizlerine kafamı koyduğumda, ikimizde çırılçıplak iken ben de sana kendi çıplaklığımı, içimi döktüm biraz.. anlamadın. Ya da anlamak istemedin, bilmiyorum. Başından geçen, derinden etkileyen olaylarını anlatırken bana hep sözünü kestim. Bilerek yaptım bunu. Çünkü geçmişi -ve geleceği- hayal kırıkları, umutsuzluk,mutsuzluk ve hasretlikle geçmiş biri için artık ne birini dinlemeyi istiyorum ne de kendimi anlatmayı...

Olmayacağına kendimi o kadar çok inandırdım ki.. bir kere, rahat birisin sen; sürekli dışarılarda olmayı, arkadaşlarınla vakit geçirmeyi, içmeyi, sohbet etmeyi seviyorsun... Bir keresinde beni yurduna götürmüştün. Yurdun altında ki kafe de oturup beni arkadaşlarınla tanıştırmak istemiştin; karşılaştığım ve gördüğüm manzara karşısında hal ve hareketlerimi, suskunluğumu sen de görmüştün ve bana sürekli ''İyi misin sen ? '' diye sormuştun. Ben de ''Evet'' demiştim. İçim bunalıyor, gözüm kararıyor, vücudumun sıcaklığı artıyordu. Gereksiz sohbetler, gereksiz samimiyetler ve fazlaca insan sesleri... İyi değilim ben. Kurtar beni buradan, lütfen! diyordum aslında sana... ''Arkadaşlarımla neden sohbet etmiyorsun ? Onlarla tanışmanı istiyorum ben senin.'' Ben istemiyordum. Ulan hiçbirinizin hiç mi derdi yok amınakoyim! hepiniz mi mutlusunuz ? Hepinizin derdi kızsızlık mı ? Parasızlık mı ? demek istiyordum bir haykırışla.. diyemedim. Mecbur katlanmak zorunda kaldım, senin için. Görmedin. Bilmedin...

Kendini, kendi karanlığına hapsetmiş kişiler, aydınlığı görmekte zorlanırlar. Geçmişi özlemle, hasretle kayıp gitmiş biri için; gelecek çokta bir şey vaat etmez. Hayal dünyasına sığınır. Çünkü sadece orada mutludur. Orada her şey kendi istediği gibidir. Hem geçmiş hem gelecek.

Hayal dünyamda sen de varsın. Gelecek için bir şey diyemiyorum...

2 yorum:

  1. Çoktandır yeni yazını bekliyordum. Yine sen ve yine senin kendi karanlığın. Üzülmemeye çalış. Bir gün her şey güzel olacak hemde senin istediğin gibi güzel adam

    YanıtlaSil
  2. bana yazılarını okutan tek şey gerçekçi olması ve kendini kelimelerle ifade edebilmen devam et böylesi çok daha iyi kalemine kuvvet :)

    YanıtlaSil