Kod

Bloglar
mobilya kulübü
Bloglar
mobilya kulübü
Bloglar
mobilya kulübü
Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe

9 Eylül 2017 Cumartesi

Asfalt




     Ah! şu yollar. Ne kadar da çok şeye şahit oldular. Acılara, sevinçlere, hüzünlere, karma-karışık duyguların nicesine...

     Gece yolculukları bir başkadır. Sessizlik, insana arkadaş oluyor o vakitlerde. Ama bu arkadaşlık hep iyi olmuyor.

     Cam kenarı ve en ön taraftaki koltuk önemli. Gece saat 03.00 suları. Otogarda, gündüz vakti gibi pekte yoğunluk yok. İlk izlenimler otogarda başlıyor. Ayakta, sol taraftaki ağabey, cebinden sigarasını çıkarıp yakıyor. Sonra volta atmaya başlıyor. Kim bilir neyi düşünüyor... Teyzem, koca koca eşyalarının başında boynu bükük, otobüsün gelmesini bekliyor. Temizlikçi ağabeyler, otogarı biraz da olsa temizliyor. Ah! sevgililer var bir de. Kız ya da erkek, ikisinden biri yolcu. Biri de uğurlayan. Uğurlayan taraf olmak daha zor bence. Sevgiliyi, o en sevgiliyi bırakıp göndermek... Normalde bu saatlerde belki de sevişiyorlardı. Tenleri, tüm çıplaklığı ile birbirine değiyordu. Gözlerinin içlerine bakıp; duygu, düşünce ve isteklerin hepsini çok daha net görüyorlardı. Şimdi ise, biri gidiyor. Biri giderken çok şey götürür geriden. Allah'ım! sarılıyorlar. Sanki bir daha birbirlerini görmeyecekmişçesine sarılıyorlar.

''Aşağıda yolcu kalmasın!'' dur be muavin kardeş. Hatta o an zaman dursun. Ama nafile... bir kez daha aynı cümle. Ailesinden, akrabasından ve sevgilisinden ayrılacak olan kişilerin belki de hiç sevmediği cümle bu. Otobüsteki yerlerini alıyor herkes. Gözyaşları dinmiyor. Gözyaşları bazen hiç dinmiyor. El sallanıyor gidenin ardından. Ne hikmetse?.. Hayır duaları ve sağ-salim yetişme arzusuyla, otobüs, yerini ayırdıklara bırakıyor. Bütün bu olanlara karşın, ben, bilmem kaç sigara içip izleyicilik ettim.

     Gökyüzü karanlık. Benim gibi. Gökyüzü uçsuz bucaksız. Benim gibi. Gökyüzü parlıyor. Ben.. benim içim ise hep karanlık.

     Sigaramdan derin bir duman alıyorum. İşte, benim otobüste geldi. Sarılacak birinin olmamasından mütevellit, otobüsteki yerimi alıyorum. ''Keşke ben de birine sarılsaydım...'' Dinlenen müzikler öyle sıradan değil. Her birinin ayrı bir izlenimi ve oluşturduğu duygu durumu var. Yollar boş. Kimileri uyuyor, kimileri birilerini düşünüyor.. sanırım en çok düşünmeye ve ağlamaya ayrılmış gece. Birer birer asfalttaki şeritleri geçiyoruz. Zihnimden de her şey. Her şey! Sus artık! N'olur sus! diyorum zihnime. Ama... siktikçe sikiyor. Yan tarafımda sevgili. Kız, çoktan uykuya dalmış. Kız, çoktan sevdiği adamın omuzunda uyuyor. Muavin bey, bende yatacak bir omuz alabilir miyim?

     Gecenin ıssız karanlığında, hep olduğum gibi, yalnızım. Şeytan, yılların tecrübesi orospuçocuğu her şeyi bir film gibi seriyor zihnime. Hatalarım, iyiliklerim, düşünüp istediklerim...tam bu zamanda ''Allah'ım! bana da bir inşirah.'' diyorum.

     Zaman geçmiş. Müzik listemden bilmem nasıl, ne ara kaçıncı şarkıya atlamışım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder